Varro ile mücadele için kullanılan, amitraz, kumafos ve fluvalinat etken maddesi içeren kimyasallar, yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda arı ürünlerinde kalıntı bıraktığı bilinmektedir. Bu kalıntılar insan ve arı sağlığı için önemli derecede tehlike yaratmaktadır.
Ayrıca, dünyanın birçok ülkesinde yapılan araştırmalar sonucunda Varroa’nın bu kimyasallara karşı direnç gösterdiği bulunmuştur. Direnç göstermek ne demektir?
Bunun için gelin, önce böceklerin ilaçlara karşı gösterdiği direnç in Dünya sağlık örgütü (WHO) tarafından yapılan tanımına bakalım.“Bir türün normal bir topluluğunda bulunan bireylerinin çoğunu öldürdüğü kanıtlanan bir böcek ilacı dozunu, aynı böceğin diğer başka topluluğunun tolere etme yeteneğinin gelişmesi”
Bu tanımı Varoa akarının yukarıda ismi geçen kimyasallara gösterdiği direnç içinde kullanabiliriz.
Varroa ya karşı bu kimyasallar kullanılırken, doğal seçilim sayesinde kimyasallara karşı direnç genlerine sahip bazı varrolar yaşamda kalıp, bu direnç özelliği taşıyan genleri kendi döllerine aktarmışlardır. Kimyasallara hassas olan varrolar ölürken, varroa topluluğundaki dirençli olanların oranı artarak kullanılan kimyasallar artık etki gösteremez hal alır. Varroa da görülen hızlı direnç gelişimi hızlı üreme kapasitesine sahip olmalarına, yaşadıkları kolonilerin oğul vermesi ve göçer arıcılık yoluyla başka bölgelere gitmesine, kimyasalların kalıcılığına ve özelliklerine, yapılan uygulamanın oranına, zamanlamasına ve sayısına bağlı bulunur.
Ayrıca kovanlara uygulanan bu kimyasallar uygun tekniklerle uygulansa bile peteklerde kalıntı bırakmaktadırlar. Bu kalıntılı petekler temel petek yapılmak için eritildiğinde bal mumundan uzaklaşmayarak arıcıya temel petek ile birlikte geri dönmektedir. Her yıl bu şekildeki döngü peteklerdeki kimyasalların oranının artmasına neden olmaktadır. Washinton State Üniversitesinde geçen yaz yaptığımız deneylerde, arıların kendilerinin yaptığı kimyasal bulaşıklığı olmayan ve yukarıda belirtilen kimyasallarında içinde olduğu kimyasal bulaşıklı peteklerde yetiştirilen işçi arıların gelişimlerini inceledik. Kimyasal bulaşıklığı olan peteklerde yetişen işçi arıların bir kısmının larva döneminde gelişemediklerini, yine bu bulaşık peteklerde yetişen işçi arıların ömür uzunluklarının daha kısa olduğunu gözlemledik. Çalışmaya bulaşık peteklerde yetiştirilen arıların davranış bozuklukları gösterip göstermediğini anlamak için gözlem kovanlarında bu yılda devam edilecektir.
Bütün bu çalışmalardan anlaşılacağı üzere, benim arı dostlarıma tavsiyem; özellikle yukarıda bahsi geçen kimyasallardan uzak durmaları, bu kimyasalların yerine arılıklarında, bütün dünyada artarak kulanımı çoğalan, Formik, Oksalik, Laktik asit gibi arı ürünlerinde kalıntı bırakmayan, varroa nın direnç göstermediği organik asitler, bitkisel kaynaklı ve kültürel mücadele yöntemleri kulanarak varro ile savaşmalarını öneriyorum.
Bütün bunların yanında diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de ıslah yöntemleri kullanarak varro ile kendi kendine savaşan bal arısı hatlarının oluşturulması çalışmalarının devlet ve özel sektör tarafından en hızlı şekilde başlamasını diliyorum.
Şunu sakın unutmayınız ki, oluşturduğunuz sağlıklı ve başarılı varroa ile mücadele sistemleri, uzun vadede sizlerden sonraki gelen nesillerin sağlık ve övünç kaynağı olacaktır. Kurduğunuz bu sistemler gelecek nesillerin daha gelişmiş sistemlere daha kolay geçmelerini sağlayacaktır.
Kalın Sağlıcakla
Bir Cevap Yazın